05-12 Temmuz Kazbek 2014

Saat 03:00 havaalanından Tamazi bizi karşılıyor ilk iş havaalanında Gürcistan parası olan Lari almak oldu.  Araca binip Kazbek'e doğru yola çıktık.
Önünüzde 175km var ve çok yorgunum. Gün ağarana kadar şehirler köyler geçtik ve ben ancak gün ağardığında fark ettim etrafımdaki güzelliği, solumuzda dere akıyor ve doğa harikası yollardan geçiyoruz. Seyrettiğim doğa rüyama karışıyor. Nasıl huzurlu güzel bir rüyadan uyanırken buluyorum kendimi anlatamam. Uyandığımda rüyaya daldığım andan devam ediyorum doğanın güzelliğini seyretmeye. Rüyalar, hayaller, gerçekler birbirine karışmış bir halde uykusuz ve bir o kadar da soğuktan donmuş bir şekilde araçtan iniyoruz.

Sönmez Hoca’nın tavsiyesi ile geldiğimiz Gergeti Köyü'nün Guest House'unun sahibi olan Ketino saat 07:00 de, güzel bir kahvaltıyla karşılıyor bizi. Sadece Ketino’mu? Kazbek de 5.046 metrelik görkemli haliyle bizi karşıladı. Uzaktan uzaktan bakıştık. “Sana geldim” dedim. Sırf seni daha
yakından görmek için o kadar yol gelmiştim.

Sıcak çay beni kendime getirdi. Kahvaltı sonrası hemen odamıza çekiliyoruz, günü değerlendirmek için dinlenmemiz lazım. Polonyalı başka bir grup Kazbek’e çıkmışlar. Odamıza geçerken salonda yere mat atmış uyku tulumunda uyuyan iki kişi görüyorum. Odamıza girip çantaları atıp hemen uykuya dalıyoruz. Aklım Kazbek’in görkeminde.

Uyandığımda geç oldu sanıyorum ama neyse ki saat daha 11:00 miş. Zaman geçmiyor mu burada? Havası o kadar güzel ki üç saatlik uyku dinlendirmişti bizi. Tamazi gelip bizi aldı Welletti Şelalesi’ne doğru yola çıktık. Yeşilliklerin ardında, çok güzel bir şelaleydi. Bu küçük Kazbek gezisinin ardından tekrar kaldığımız mekandayız.

Son hazırlıklar yapıldı. Sabah saat 05:00 de kahvaltı yapacak ve kilisenin oraya araç ile gidecektik. Erkenden yattık.



Sameba Kilisesi’ndeyiz. Araçtan indik ve yürümeye başlamıştık. Yavaş yavaş yükseliyor, ağır ağır ilerliyorduk. Doğa o kadar güzel ki her karesini fotoğraflamaya çalışıyorum. Yaklaşık 3 saat tepeden ovadan yürüdük, derelerden geçtik. Çok zor olmayan bir yürüyüş parkuruydu. Buzul kısma geldiğimizde yemek yedik. Aslında ilk kampı burada atmamız gerektiği ile ilgili konuşsak da metrolojiye çıkacaktık, planı uygulamak  lazımdı. Buzullardan inen dört kişilik Polonyalı bir grup ile sohbet ettik 4 ayrı kamp atmışlar ama yine de zirveyi görememişler.

Biz de şansımızı deneyeceğiz işte. Çıkarız di mi?

Yemek sonrası kamp yükümüzle buzul kısımdan itibaren yolu adımlamaya başladık. Çok değil biraz yükseldikten  sonra çok yorulduğumu fark ettim. Kısa bir süre sonra çantamın bana göre çok ağır geldiğini omuzlarımda hissettim. Çok zor adım atıyordum. Buzullar bazı yerde kayıyordu, dikkatli
yürümek gerekiyordu. Bazı noktalarda buz yarıkları vardı ki çok derin yarıklardı. Yine yukarıdan gelen bir grup ile karşılaştık onlarda zirve yapamamışlar, sonra  başka bir grup onlarda zirve yapamamışlar, zaten yorgunum, bir de moralimi bozdular.

Metrolojiye yaklaştıkça yorgunluğumun yanı sıra başımın ağrısı da şiddetini arttırmaya başladı. Artık dikkatimi de toparlayamıyordum. Son 100mt
kala dinlenmek istedim. O kadar yorulmuştum ki orada uyuyabilirdim. Akın ilerlemeye devam etti  Orkun ile birlikte bir süre dinlendim ama tekrar çantamı sırtıma alamadım, çantamı oraya bırakıp devam ettim metrolojide dinlenip tekrar geri almak için dönecektim. Akın gayet
iyi bir şekilde ilerliyordu yani uzaktan öyle görünüyordu sonra gözden kayboldu. Sanırım Meteorolojinin içine girdi.

Bir süre sonra  Orkun’la bizde metrolojiye girdik, çok kalabalıktı. Bize hemen kalacak bir yer gösterdiler. Hemen yatacağım yere gittim. Orkun, Akın’ın sesini duyuyordu ama onu bulamıyordu. Akın da meteorolojiye yaklaştığı sırada çıkan rüzgardan fenalaşmış ve ilk bulduğu yere çökmüş  çok kötü
olmuş ama çabuk toparladı kendini. Başım ağrıyordu. Aklım çantamdaydı iyi olup çantanı almam gerekiyordu. Ben uzandığım sırada Orkun çantamı alıp geldi. Üçümüz de yatıp uyuduk.

Birkaç saat sonra kendimize geldik. Akın ve Orkun yemek hazırladılar. Metrolojideki odamızın karşısındaki odayı mutfak yapmışlar, uzunca iki ayrı masası olan ve orada tüm kalanların malzemeleri olan bir mutfak. Kendimi daha iyi hissediyordum, yemek yerken etrafı inceliyordum, çok ilginç bir yerdi.

Çeşitli ülkelerden gruplar vardı. Alman, Polonyalı, İsrailli, Gürcistanlı dağcılar hava şartlarının düzelmesini bekliyorlar. Bir iki grubun zirve denemesinin hava şartları nedeniyle başarısız olduğunu sohbetler sırasında öğreniyoruz.

Başımın ağrısı yavaşlamıştı. Dışarıya çıkıp, buraya gelirken başımın ağrısından göremediğim manzarayı izledim. Zirve gayet net, sanki çok basit bir
şekilde çıkılabilecekmiş  gibi karşımda duruyordu. Üzeri kar ve buzuldu. Hava çok soğuk ve rüzgarlı olduğu için bir iki fotoğraf çekip tekrar odaya çekildim.

Oda dediğimiz yer küçücük, içi ranza gibi iki kattan oluşan, alt katında 4 kişi, üst katında da bizim kaldığımız bir alandı. Odaya geçerken yine başım
çok şiddetli ağırmaya başladı ama kısa sürdü. Dışarıya her çıktığımda bu ağrıyı hissettim  rüzgar ve yükseklik  çok kötü etkiliyordu beni.  

İki gün havanın düzelmesini bekledik ama düzelmedi. Alışmıştım da artık, başım ağrımıyor ve rüzgar ilk günkü gibi etkilemiyordu. Ancak dışarıda on dakikadan fazla kalamıyordum. Hava şartları düzelecek gibi değildi ve artık dönmemiz gerekiyordu. Dönüş günü kahvaltı sırasında, dün gece zirve için yola çıkan  Polonyalı grubun, zirveye 300 metre kala dönmek zorunda kaldıklarını öğrendik. Gece bir ara bizde onlarla zirve denemesi yapıp yapmamakta kararsız kalmıştık. Havayı kontrol etmek için gece Orkun ve Akın dışarıya çıktıklarında zirve havası olmadığını düşünerek tekrar uyku tulumlarının içine girdiler.   

Bol bol fotoğraf çekerek ve güzel bir deneyim kazanarak ayrıldık metrolojiden. Buzuldan aşağıya inerken güneş güzel vuruyordu. Keyfimiz yerinde
sohbet ederek üç saate çıktığımız buzulu bir saat içinde indik. Buzul sonrası, çıkarken yemek yediğimiz yerde kahvaltı yaptık.

Bir iki grup geldi geçti, kimisi aşağıya indi, kimisi yukarıya çıktı. Biz inmeye devam ettik. Doğa o kadar güzel ki, çıkarken fark etmediğimiz yerleri
seyrettik, fotoğraflar çektik. Yaklaşık üç saat sonra kilisenin orada bizi bekleyen aracımıza binerek konakladığımız Ketino’nun yerine gittik.


05.07.2014  
Kazbegi Gergetis
 
Nilgün ÖZDEMİR

Akın ÖZDEMİR

Orkun Kuntay UZEL








Yorumlar

Popüler Yayınlar