Dilberdüzü - Kamp – Soğanlı Tepe - Kaçkar 2012
Önce Tortum Şelalesi karşılıyor
bizi. Devasa görüntüsü fotoğraf makinelerimizin kadrajına sığmıyor. Yok,
neresinden çekersem çekeyim gözün gördüğü muhteşemliği makinede
yakalayamıyorum. Kitaplardaki görünümünden de daha güzel ve ihtişamlı.
Tortum
Gölü, 1700'lü yılların ortalarında bugünkü Balıklı
Köyü batısında bulunan bir dağın heyelan sonucu Tortum çayının önünü
kapatmasıyla oluşmuş bir göldür. Tortum Şelalesi,Tortum Gölü'nün Tev Vadisi ile gölün kuzey ucu arasındaki heyelan kütlesini
arşarak dökülmesiyle oluşmaktadır. Tortum Gölü'nün döküldüğü akar yatağa yakın
dirençli kireçtaşi katmanları üzerinden geçmekte ve 22 metrelik genişlikten, 48
metre yükseklikten düşmektedir. Düşen sular, üstte gökkuşağı, altta koca bir
dev kazanı meydana getirmektedir. Ayrıca bu göl bir doğal anıtttır. Erzum da
Tortum ilçesindedir.
Kaynak
: Vikipedi
Yolumuz uzundu Yusufeli’nde
buluşacağımız ve tanışacağımız Mustafa Bey ve Fatma Hanım’la buluşup yaylalar
köyüne gideceğiz. Burası daha önce geçekleştirdiğim Kaçkar zirvemin de ilk
durağıydı.
Karanlıkta minibüsle ilerliyoruz.
Sanırım bu yolu aydınlık bir zamanda hiç geçemeyeceğim. Tek aracın geçebileceği
bozuk bir yoldayız. Solumda akan nehrin sesi geliyor, çok yakınından geçersek dereyi
seçebilirim, yolun bozuk olması
nedeniyle araç çok sallanıyor.
Yaylalar köyünde yarı uykulu,
yorgun bir şekilde odalarımıza yerleştik. Odamın yanından geçen derenin sesiyle
uyuma ve uyumama arasında sabah olmuştu.
Kahvaltı sonrası eşyalarımız katıra yüklenmiş Olgunlar
köyüne doğru minibüsle yola çıkmıştık. Yaklaşık 15 dakikalık yolculuk sonrası
araçtan inip Dilberdüzü’ne doğru yolu
adımlamaya başladık. Değişen hiçbir şey
yoktu. Ne yeni bir yapılaşma nede yok edilmiş yeşillik, her şey aynıydı.
Kimsenin eli değmemişti…
Dilberdüzü’ne yaklaşık 4 saat
sonra varacaktık, bizi her zamanki güzelliği ile karşılayan Karadeniz yine tüm
renklerini önümüze sermişti. Konuşmuyor
güzelliğin ve sessizliğin tadını çıkarıyordum.
Hava güzel , gökyüzü açık daha ne isteyebilirim ki.
Arada verilen kısa molalar sonrası kamp
alanımıza yani Kaçkar Dağları’nın güneyinde 2.850mt de
bulunan Dilberdüzü’ne gelmiştik. Katırlardan indirilen çantalarımız ve
malzemelerimizle yelleşmeye başlamıştık bile. Çadırlar kurulmaya başladı. Yemek
yiyerek biraz dinlendik.
Sonra grubun bir bölümü bende
dahil. Soğanlı Tepesi’ne doğru yola çıktık. Amacımız Soğanlı Tepesi ve ardından
Mortepe’ye ulaşıp Büyük Deniz Gölü’nü görüp tekrar çadırımızın olduğu bölge Dilberdüzü’ne
gelmekti. Yürüyüşümüzü 7 saatte tamamlayacağımızı bilmeden yürümeye
başlamıştım.
Karadeniz’in eşsiz güzelliği içinde
küçük bir tepeye doğru çıkıyorduk . Biz ilerledikçe arkamızda bıraktığımız
çadırlarımız küçülüyordu. O kadar güzel bir yerde konaklıyoruz ki yukarıdan
geniş açıyla bakıldığında daha iyi görebiliyordum. Çadırımızın biraz ilerisinde
küçük bir dere akıyor. Büyük bir
yaylaydı burası birden fazla renk tonlarıyla koca bir vadinin içindeydik.
Ara ara sis gelip gidiyordu. Mor
Tepeye doğru yükselmeye başladığımızda artık sis her tarafı kaplamıştı Görüş
mesafemiz kapandı sisin kapattığı manzarayı ve
önümüzde giden arkadaşları göremiyorduk. Aşağıya doğru iniyoruz, sonra
yukarıya doğru tekrar çıkıyoruz.
3.517mt olan Mor tepeye
geldiğimizde sis yüzünden hiç bir yer görünmüyordu. Bizlerde çok yorulmuştuk ve
hava kararmadan çadır alanımıza dönmemiz gerekiyordu. Önümüze çıkan çok keskin sivri kenarları
bulunan taşlar ve kayaları da geçtikten sonra Büyük Deniz Gölüne doğru devam
ettik.
Sağımda sis yüzünden göremediğim
uçurum, solumda ise sisin izin verdiği kadar görebildiğim bir göl vardı. Gölün
ismi yok , çok büyük değildi. Aniden
rüzgar geliyor sonra sis kaplıyordu ortalığı. Her an hava değişiyordu. Taşlardan
zorlanarak bir tepeye daha geldik. Aşağıya doğru indiğimizde artık Büyük Deniz Gölü
sislerin arasında görünüyordu. Büyük Deniz Gölü’nde 3 gün kamp yapmıştık daha
önceki gelişimde. Kenarlarında buzlar vardı ve göl çok soğuk olmasına rağmen
dayanamayıp girmiştim.
Kamp alanına geldiğimizde kafa
lambalarını yakmaya başlamıştık artık hava kararmıştı. Kamp alanına 4 saat,
kamp alanından sonra Soğanlı Tepesi ,Mor tepesi derken gün içinde toplam 11
saat yürüyüşümüzü tamamlamış, akşam yemeğine oturmuş, muhabbet ediyorduk.
Sabaha kaşı saat 03:00 dışarıdan
Osman’la Orkun’un sesi geliyordu. Hava
durumuna göre Kaçkar zirvesi yapılacaktı. Gitmeyi düşünmüyorum daha önce
çıktığım için yarınki Trans ve Verçenik Zirvesi için vücudumu yormak
istemiyordum.
Artık hava durumu belirlendi
Kaçkar için ekip kalkıyor ve hazırlanıyordu. Bezden bir evim vardı ve sesleri
net duyabiliyordum. Onlar hazırlanırken ben daha önce çıktığım Kaçkar Zirvesi
ve manzarasının hafızama kazıdığım karelerini düşünüyordum.
Benim ilk zirvemdi. Daha sonra
gittiğim hiçbir zirve ,yürüyüş bana o anki güzelliği vermemişti. Hayran kaldığım tek yerdi. Ağrı Zirvesi’ne çıkarken bile Karadeniz’in
yeşilliğini aklımdan geçirmiştim. Yükseldikçe Büyük Deniz Gölü’nü ve çevresini
daha net görebiliyorsun. Bezden evimde,
sıcak uyku tulumunun içinde düşüncelere dalmışken dışardan hareketlenmeler hızlandı ,konuşmalar çoğaldı. Herkes hareket
için hazırdı. Bir süre sonra konuşmalar ve ayak sesleri yavaş yavaş uzaktan gelmeye başladı .
Bende sessiz doğamla baş başa
uykuma geri döndüm.
Not :
Osman grubun Rehberi, reisi, şoförü, minibüsümüzün sahibi,
ama en önemlisi DOSTUMUZ ARKADAŞIMIZ,
sabrına , emeğine sağlık.
Zafer Bey
geçirdiği ufak bir kaza sonucu zirve dönüşünü arkadaşların kollarında inmiş , daha
sonraki günleri , Baha Bey ile minibüs
gezileri ve hamam sefalarını sürdürüp grubun diğer fertlerini kendilerine
imrendirmişlerdi…
Baha Bey Kaçkar zirve dönüşü dizindeki küçük ağrılarını dinlemiş daha fazla ağrı ve
ileride problem yaşamamak için Zafer Bey ile minibüs gezileri ve hamam
sefalarını sürdürüp grubun diğer fertlerini kendilerine imrendirmişlerdi…
Sanki kararlaştırılmış gibi J
değil mi?
Yarın trans var, zirve
tırmanışlarından daha çok keyif alıyorum translarda. Bedenin çok yorulsa da
geçiş noktalarında manzaran sürekli değişiyor. Zirve tırmanışlarında arkana ne
zaman baksan aynı manzarayı saatlerce görüyorsun. Transta bir çok yerden geçme ve bir çok bölge
görme şansın oluyor…
Atık uyku zamanı……
Trans rotası … Dilberdüzü-
Pişenkaya-Dübe-Naletleme- Karadeniz gölü- İsimsiz göl-Gözetleme Tepesi- Küçük
deniz-Kavron
Yorumlar